Sanayi Komisyonu başladı – Hamle Gazetesi

0



TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini görüşmek üzere toplandı.

Komisyon Başkanı Mustafa Varank usul tartışması açtı.

CHP İzmir milletvekili Ednan Arslan, toplantı salonunun yeterli olmadığını belirterek, “Yeterli sürede, sivil toplum örgütlerinin de yeterli derecede katkı sunmadığı, ilgili tarafların yeterince katkıda bulunamadığı ama geleceğimizi ilgilendiren, doğamızı, suyumuzu ilgilendiren bu kanun teklifinin bu sağlıksız ortamda görüşülmesinin doğru olmadığını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

DEM Parti Şanlıurfa milletvekili Ömer Öcalan teklifi görüşecek büyük salonların olduğunu kaydederek, “Bence aklıselimi esas alıp hem Komisyon Başkanımız, Divanımız ve bizler uygun bir yol, yöntem bulup bu toplantıyı, bu görüşmeleri sağlıklı bir şekilde yürütelim. Gerilimin hiç kimseye faydası yok bunları belirteyim ama bu salon buraya dar geliyor yani bunu belirteyim” şeklinde konuştu.

AK Parti Niğde milletvekili Cevahir Uzkurt, kanunla doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili olan bütün paydaşların dinlenmesi gerektiğini söyleyerek, “Gerekirse bu toplantıyı bir gün değil birkaç güne uzatalım, bütün paydaşlarımızı dinleyelim. Şimdi, burada usul tartışması açıldı, tartışalım ama şimdi arkadaşlardan aldığımız bilgiye göre, diğer toplantı salonları da yani koridordaki kalabalığı çok karşılayacak nitelikte değil. Oraya geçtiğimizde de bu durum fark etmeyecek yani gerekirse böyle grup grup alalım herkesi dinleyelim ama sizden özellikle istirhamım; bu toplantıya bir an evvel başlayalım, herkes meramını anlatmaya başlasın, gerekirse saatlerce, günlerce bunu tartışalım” diye konuştu.

Komisyon başkanı Mustafa Varank, son dönemdeki gerilimlerin hepsinde enerji özellikle belirleyici bir role sahip olduğunu belirterek, ” Enerji arz güvenliğinin sağlanması her devlet için bir beka meselesi hâline dönüştü. Enerji arz güvenliği ve kaynak çeşitliliği sadece teknik meseleler değil, doğrudan millî güvenliğe dair konular olarak görülmeye başlandı. Tabii, ekonomik büyüme, sanayileşme ve nüfus artışına bağlı olarak enerji talebi de tüm dünyada her geçen yıl artmaktadır. Bu artışı karşılamak ve enerji arz güvenliğini sağlamak için yerli kaynaklara dayalı, sürdürülebilir ve çeşitlendirilmiş bir üretim portföyü hayati önem taşıyor. Ayrıca, iklim krizinin küresel yatırım, tedarik ve üretim ve tüketim zincirini dönüştürdüğü böyle bir dönemde büyümenin sürdürülebilir ve çevreyle uyumlu bir nitelikte olması kalkınma açısından çok daha rekabetçi bir hâle geldi. Bu manada Türkiye‘nin enerji arz güvenliğini küresel ve bölgesel olumsuz gelişmelerden en az etkilenecek hâle getirmek için hepimizin üzerine düşen sorumlulukları var. Hükûmetimiz çok doğru bir anlayışla yerli enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine ve yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretimine yönelik politikaların uygulanmasına büyük bir önem veriyor. Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlarda ciddi bir artış yakaladı. Bunun yanında nükleer enerjiden hidroelektriğe, rüzgârdan jeotermale, güneş enerjisinden petrol ve doğal gaza her alanda ciddi yatırımlar yapıldı ancak bu yatırımların da artarak devam etmesi gerekiyor. Bu manada istikrarlı, verimli, rekabetçi ve sürdürülebilir bir ekonomi inşa etmek için yenilenebilir enerji ve ilgili altyapı proje yatırımlarının izin süreçlerini hızlandırmak ve karmaşıklığı azaltmak gerçekten önemli. Bir ülkenin ulusal güvenliği ve rekabet gücü açısından hayati öneme sahip diğer bir konu da kritik ve stratejik madenlerdir. Bu madenlere başta yenilenebilir enerji teknolojileri,güneş panelleri ve rüzgâr türbinleri gibi birçok sürdürülebilir enerji kaynağının üretimi için de ihtiyaç duyulmaktadır. Bu madenlerin etkin bir şekilde yönetilmesi ülkelerin güvenli bir gelecek oluşturmasına yardımcı olmaktadır. Bu manada, stratejik ve kritik madenlere özgü yapılan düzenleme teklifini çok değerli bulduğumu özellikle ifade etmek istiyorum. Gördüğünüz gibi, Rusya-Ukrayna savaşında Amerika’nın ilk gündeme getirdiği husus kritik madenler oluyor. Bunun yanında, Çin dünyada rekabetçiliğini ve koruyabilmek için özellikle maden ithalatına yasaklar getiriyor. Dolayısıyla, kritik ve stratejik madenlerle ilgili arkadaşlarımızın hazırlamış olduğu teklifin gerçekten hayati olduğunu ifade etmek istiyorum” dedi.

Varank Türkiye ekonomisinin gelişme dinamikleri ışığında, madencilik sektöründe gerekli yatırımların gerçekleştirilebilmesi için piyasa öngörülebilirliği kadar idari ve hukuki öngörülebilirlik de vazgeçilmez bir öneme sahip olduğunun altını çizerek, “Bu manada, madencilikteki izin süreçleri yatırım performansı bakımından öngörülebilirliğin en kritik unsurlarından biri konumunda. Ülkemiz kaynaklarının ekonomiye kazandırılma sürecinde, özellikle uygulamada izin süreçlerinin makul sürelerde tamamlanmadığı, işletme ruhsat süreleri göz önüne alındığında bu sürelerin büyük bir bölümünün izin aşamalarında geçirildiği, üretime uzun yıllar sonra başlanıldığı görülmektedir. Bu nedenlerle, madencilik yatırımlarının planlanması zorlaşmakta ve ülkemizin ham madde ihtiyaçları konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır” şeklinde konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir