Güzide Kasım: Muğla’da Hastanenin Skandallar Zinciri Bitmiyor…

Muğla’daki hastanelerde yaşanan skandallar artık gizlenemez bir hal aldı. Yıllardır dile getirilen şikâyetler ya kulak ardı edildi ya da üstü kapatıldı. Artık şikayetler basında da yer almaya başladı.
Son olarak basında yer alan haberi, Muğla Gazetesi haber sitemizde Kenan Gürbüz yazmıştı: Hastaneyi tahta kuruları bastı. Haberin altına vatandaşlar tarafından hastaneyle ilgili adeta şikayet yağdı.
Temizlik deseniz Allah’a emanet… Hastane ve hastalar adeta kaderine terk edilmiş durumda. Yetkililerin klasik cevabı ise hazır: “Personelimiz yok.”
İdarecilik, eksikleri bahane etmek mi, çözüm bulmak mı? diye sormadan geçemeyeceğim.
İşte işin aslını soran da yok, çözüm arayan da…
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımın başına gelen olay, durumun ne kadar içler acısı olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Daha yaşına yeni girmiş çocuğunu rutin kontrole götürüyor. Kan alma merkezinde yaşadıkları ise akıllara durgunluk veriyor. Bir hemşire, “Ben alamam,” diyor. Diğeri elinde kahveyle, “Biraz dinleneceğim. Sen dene, alamazsan ben alırım,” diyerek durumu geçiştiriyor.
Kadıncağız sonunda isyan ediyor:
“Benim çocuğum deneme tahtası mı?”
Sağlık sistemine duyulan güvenin her geçen gün azaldığı; duyulan saygının karşılığında, saygısızlıkla muamele edildiği bir noktadayız.
Ama tüm bunlar bir yana, şu an gündemde olan iddia çok daha vahim: Hastalara yüksek dozda radyoaktif madde verilmiş.
Eğer bu doğruysa, tam 5 yıldır Muğla’daki bazı insanlar tedavi olmaya değil, yavaş yavaş zehirlenmeye gitmiş.
Hastaneler, şifa dağıtan kurumlar olmaktan çıkıp birer risk merkezine dönüşmüş durumda.
Vatandaşlar hastaneye iyileşmek için giriyor ama ya hastalanıyor ya da hayatını kaybediyor.
Üstelik bu kriz sadece yerel halkı değil, yaz aylarında nüfusu birkaç katına çıkan Muğla’nın tamamını etkiliyor. Özellikle yaz döneminde şehre akın eden turistlerle birlikte sağlık hizmetlerine olan talep artarken, hastanelerin kapasitesi hâlâ yerel nüfusa göre kalmış durumda.
Kaldı ki artık hastanelerimiz yerel halka bile yetersiz kalıyor. Yatak sıkıntısı, sedye sıkıntısı had safhada.
Bu da yetmezmiş gibi, hastanelerdeki yönetim anlayışı hâlâ “Görmedim, duymadım, bilmiyorum” çizgisinde. Şikayetler dikkate alınmıyor, sorunlar halının altına süpürülüyor gibi görünüyor.
Unutulmamalı ki sağlık, lüks değil, temel bir haktır.
Muğla’da yaşayan vatandaş da bu hakkı sonuna kadar hak ediyor.
Artık klasik “üç maymunu” oynamayalım.