Güzide Kasım: MUSKİ’nin Dev Projesi Gölgesinde, Gökova’nın Sessiz Çığlığı

Geçtiğimiz günlerde farklı haber sitelerinde yayınlanan bir haberi üzülerek okudum. Haberde, Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Ören Mahallesi’nde inşası tamamlanan atık su arıtma tesisinden çıkan atık suyun, Hanay Deresi aracılığıyla Gökova Körfezi’ne deşarj edilmesinin planlandığı belirtiliyordu. Proje, Muğla Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (MUSKİ) tarafından yürütülüyor.
Bu proje hem Büyükşehir Belediyesi hem de MUSKİ tarafından “dev bir yatırım” olarak kamuoyu ile paylaşılmıştı. Ancak dikkat çekici bir eksiklik vardı: Tesisin atık sularının nereye ve nasıl boşaltılacağı konusunda kimseye açık bir bilgi verilmemişti.
Denize dökülmesi planlanan atık su bu kadar basit değil ve gözden kaçırılmış olamaz. Bu dev tesis, ekosistemin taşıma kapasitesini aşan geri dönüşü olmayan zararların habercisi.
Gökova Körfezi; caretta carettaları, deniz çayırları ve eşsiz kıyı ekosistemiyle yalnızca Muğla’nın değil, tüm dünyanın göz bebeği olan bir doğa harikasıdır. Ve şimdi bu proje, güzelliğin kalbine bir hançer gibi saplanmak üzere.
Bilim insanları uyarıyor: Bu proje, nesli tükenme tehlikesi altında olan canlı türlerinin yaşam alanlarını tehdit ediyor. Oksijen deposu deniz çayırları yok olabilir. Gökova’nın biyolojik çeşitliliği büyük bir risk altında. Üstelik risk yalnızca doğayla sınırlı değil. İnsan sağlığı, turizm ve bölge ekonomisi de bu zincirin halkaları arasında yer alıyor. Kısacası bu, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir kriz potansiyeli taşıyor.
Peki böyle bir projeye Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı aynı zamanda Kıyı Egeler Birliği Başkanı olan Ahmet Aras bu olaya nasıl sessiz kalabilir?
Sayın Aras, geçmişte çevre konusunda sert ve ilkeli duruşlarıyla tanınan, termik santrallere karşı dimdik duran, ağaç katliamlarına karşı ön saflarda mücadele eden, “Muğla’nın doğası kırmızı çizgimizdir” diyen bir başkan, Gökova gibi bir hazineyi tehdit eden bu projeye karşı sessizliğini anlamakta güçlük çekiyorum.
Çevreci kimliğiyle öne çıkan bir belediyenin, kendi bağlı kuruluşu MUSKİ tarafından yürütülen bu projeye neden açık ve net bir tepki vermediği, neden daha sürdürülebilir alternatifler aramadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
Ayrıca bizim çevreci gruplarımız vardı(!) Çevre konusunda duyarlı olduklarını her fırsatta dile getiren sivil toplum kuruluşları, çevreci gruplar nerede? Onlar bu olayı nasıl duymadı şaşırdım doğrusu…
Yoksa onlar da mı sessiz kaldı….
Unutulmamalıdır ki doğa yalnızca ağaçtan ibaret değildir. Ağacıyla, deniziyle, havası ve suyuyla bütündür. Ve biz bu bütünlüğe sahip çıkmak zorundayız.
Gökova Körfezi’nin mavi bayrakları sadece plajlara değil, tüm bölgeye verilen bir onurdur. Bu onuru kirli sulara teslim etmek, yıllarca emekle örülen bir vizyonun ve inancın çöküşü anlamına gelir.
Denizlerimizin temizliğini ve turizmin kalbi olarak gördüğümüz bölgemizi kendi ellerimizle yok mu ediyoruz?
Doğa affetmez…
Hele ki sessizliği hiç affetmez.