Kadınların Beklediği Tarihi Karar Geldi: Gözler AYM’de

Kadınların evlilik sonrası nüfus kaydının otomatik olarak eşlerinin hanesine taşınmasına yönelik uzun süredir devam eden tartışmada kritik bir aşamaya gelindi.
Oda Tv’nin haberine göre, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 23. maddesine göre kadınlar evlendiklerinde eşlerinin, boşandıklarında ise tekrar babalarının nüfus hanesine kaydırılıyor. Bu uygulamanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle 2020 yılında hukuk mücadelesi başlatan avukat Ömer Çakırgöz ve eşi, davayı yargıya taşıdı.
Yıllar süren süreç sonunda İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, söz konusu düzenlemenin Anayasa’ya uygunluğunun denetlenmesi amacıyla dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne gönderme kararı aldı. Gözler şimdi AYM’nin vereceği olası emsal niteliğindeki karara çevrilmiş durumda.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Hukuki Kimlik
Konuyu değerlendiren avukat Süreyya Kardelen Yarlı, evlilik sonrası kadınların nüfus kaydının zorunlu olarak eşlerinin hanesine geçirilmesini sadece idari bir işlem olarak değil, aynı zamanda cinsiyet eşitsizliğinin kurumsallaşmış bir göstergesi olarak nitelendirdi. Yarlı, İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 23. maddesinin 2. fıkrasına yönelik yaptığı somut norm denetimi başvurusunun, kadınların medeni statüsüne ve mekânsal kimliğine yönelik önemli bir hukuki direnç oluşturduğunu belirtti.
Yarlı açıklamasında, Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesi, 20. maddede yer alan özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkı ile 23. maddede güvence altına alınan yerleşim yerini seçme özgürlüğünün, bu tür cinsiyete dayalı otomatik uygulamalara karşı güçlü bir anayasal dayanak sunduğunu vurguladı.
Uluslararası Hukukla Uyumsuzluk Vurgusu
Yarlı ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) özellikle Burghartz v. İsviçre (1994) kararında, medeni statüyle ilgili işlemlerde bireyin kimliğini ve özerkliğini ön planda tutan bir yaklaşımı benimsediğini hatırlattı. Türkiye’deki mevcut uygulamanın ise bu standartlarla çeliştiğini ifade ederek, “Bu karar, bir kadının evlendikten sonra nerede kayıtlı olacağından çok daha fazlasını temsil ediyor. Asıl mesele, kadının kendi hane tercihinde hukuki özne olup olamayacağıdır. Mahkemenin aldığı bu cesur karar, sadece AYM’ye yapılan bir başvuru değil; kadınların hukuk önünde birey olarak tanınmasının önünü açabilecek önemli bir adımdır” dedi.
Kaynak: ODA TV